SOSYALİZMKAZANACAK MY RC WORLD ip-numaram.com IP adresi

https://img.webme.com/pic/n/naazimca/yesil.jpg
   
  CAMFROG SOSYALİZMKAZANACAK KANALI
  lise ve unuversıtelerde devrımcı mucadele ve orgutlenmeler
 
                                                                            GENÇ UMUT

Yoksul çocuklar yeni yıla Genç Umut'la girdiler

--------------------------------------------------------------------------------

Antakya ve İskenderun Genç Umut’un yılbaşında yoksul çocuklarla ve ailelerle dayanışma amacında yapmış olduğu oyuncak ve kitap kampanyasını pazar günü Antakya Akdeniz mahallesinde gerçekleştirdi.

Okullardan ve dershanelerden topladıkları oyuncak ve hikaye kitaplarını yoksul çocuklara dağıtan Genç Umutçular yaptıkları konuşmada, eğitim sisteminin ilk okuldan başlayarak çarpık ve ezberci bir eğitim sisteminin olduğunu ve Genç Umut’un yıllardır parasız, nitelikli, demokratik, bilimsel eğitim mücadelesi verdiğini söylediler.

Ayrıca savaşlarda en çok yoksulların ve çocukların zarar gördüğünü
dile getirerek, yeni yılda savaşsız, sömürüsüz, halkların kardeşçe yaşadığı bir ülke kurma isteğiyle konuşmalarını tamamladılar. Etkinliğe müzik dinletisi ve çocukların sergilemiş olduğu tiyatro gösterimi ile devam edildi. Çekilen halaylarla ve türkülerle etkinlik son buldu.

Eskişehir Genç Umut- Paralı, gerici, otoriter eğitime RED”

--------------------------------------------------------------------------------

Eskişehir’li Liseli Genç Umut bir eylem yaparak okullardaki paralılaştırma ve gericileştirmeyi reddetti.

Gerici, Piyasacı, Amerikancı AKP’ yi REDDET!

--------------------------------------------------------------------------------

Seçimlerde elde ettiği zafer sonucunda emperyalizm destekli iktidarını güçlendiren AKP, yoksulluk ve gericilik politikalarıyla tam gaz yola devam ediyor. Son birkaç ay içerisinde suya, elektriğe, doğalgaza, ulaşıma yapılan şok zamlarla yoksullaşma giderek büyürken, toplumsal yaşamda yaygınlaştırılan dini motifler, cemaat ve tarikat ilişkileriyle ülkemiz karanlığa ve gericiliğe sürükleniyor.

AKP gericiliğinin en önemli hedeflerinden biri eğitim alanıdır.

Üniversitelerde MHP’nin de yardımıyla, türban kanununu geçirerek yapmaya çalıştığını liselerimizde de görmek zor değil. Zorunlu din dersleri, gerici kadrolaşma, müfredat değişimleri, her gün bir yenisi patlak veren mescit vakaları, farklı inanç seçiminden dolayı şiddete ve baskıya maruz kalan öğrenciler bunun en büyük göstergesi.

AKP tüm bu -kirli- icraatlarını ‘adalet’ ve ‘özgürlük’ kavramlarıyla örtmeye çalışıyor.
Bu gerici zihniyet, insanların ‘inanç özgürlüğü vardır’ diyor ama iş küçücük çocukların kafasını zorla kapatmaya geldiğinde sesini çıkartmaz oluyor. Bu ikiyüzlülere soruyoruz: Madem inanç özgürlüğü var neden din dersleri hala zorunlu? Parası olan okusun diyen ama zam şampiyonluğunda zirveye oynayan AKP nasıl bir adaletten bahsedebilir?

Aslında sorunun cevabı çok açık.
AKP, insanların inançlarını sömürerek iktidarını korumaya çalışıyor. AKP, insanları yoksullaştırarak kendine muhtaç etmek istiyor. AKP, gericiliği örgütleyerek düşünmeyi, sorgulamayı yok etmeyi hedefliyor.

Evet, arkadaşlar AKP durdurulmalıdır.
Günümüzü yok eden, geleceğimizi karartan AKP’ yi durdurmalıyız. Bizler bu ülkenin aydınlık geleceğin kurucuları olarak, boş duramayız. Liselerimizi ve ülkemizi AKP’ ye ve onun yardakçılarına mahkûm etmemek için bütün liseli arkadaşlarımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

                                                     DSG
DSG
Halk Kültür Merkezleri gençliğinin kurduğu bir gençlik örgütüdür. Özgür Ülke İnsanca yaşam için MAHİR ÇAYANLARIN, TAMER ARDALARIN yolundan yürümektedir.

                                              DEV_LİS
Dev-Lis Seni Çağırıyor !

--------------------------------------------------------------------------------

DEV-LİS SENİ ÇAĞIRIYOR!

msn asmak yasaktır.


Bir tarafta işsizlik, yoksulluk, savaş ve ölüm ülke gündeminin yakıcı sorunları olarak baş gösterirken diğer taraftan paralı, gerici ve cinsiyetçi eğitim sisteminin üzerimizdeki yıkıcı sonuçları geleceğimize dair umutlarımızı ayakta tutmak için bizleri daha çok mücadele etmeye zorunlu kılıyor. Bugün için ülkemizde ve eğitim sisteminde yaşanan sorunlara karşı Devrimci Liseliler olarak devrimci bir sorumlulukla yaklaşmanın tam zamanıdır.
Her gün haber bültenlerinde liselerde yaşanan sorunlar yer alıyor. Okullarda yaşanan şiddet olayları, uyuşturucu, fuhuş olayları ve her gün sabahları adeta kışlayı aratmayan bir şekilde okul önlerinde öğrencilerin kılık kıyafetlerini kontrol eden elleri sopalı görevli öğretmenler, bizleri geleceksizleştirmek adına önümüze konulmuş ÖSS, tarih yalanları ve bilimsellikten uzak öğretme, araştırma metotlarıyla ezberci eğitim. Her lise başına sözde güvenliği sağlamak amaçlı dikilen sivil polislerin ‘sakıncalı öğrenciler’ hakkında istihbarat toplaması gerçeği. ÖSS yi kazanmak için dershane kapılarından geri dönmek zorunda kalan emekçi çocuklarının isyanı. İşte ülkemizdeki eğitim sisteminin kirli yüzü. Bu konularda yapılan açıklamalar ve yorumlar sorunların öğrencilerden kaynaklandığını dile getirmektedir. Oysa bizler biliyoruz ki kapitalizmin eğitimini belirleyen liselerde karar mekanizmalarının dışında bırakılan öğrenciler değildir. Fakat gerçek şudur ki bizlerin geleceğini tayin edecek olan bu eğitim sisteminin çarpık durumudur.
Dev-lis paralı, gerici, cinsiyetçi eğitime karşı özgür lise mücadelesine seni çağırıyor. Yaşanan yoksulluğun ve savaşın bu topraklarda yarattığı zulüm politikalarının eğitimin özelleştirilmesi ve gerici olma özelliklerinden bağımsız ele alınamayacağını biliyoruz. Son dönemde tartışılan türban meselesinin tüm bu sorunların üzerini bir şal gibi örterek liselerimizde ve üniversitelerimizdeki diğer özgürlüklerin tartışılmasının üzerini kapadığını biliyoruz. Kimse kılık kıyafetinden dolayı eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Fakat eğer liselerimizde ve üniversitelerimizde eğitim hakkı ve özgürlükler konuşulacaksa bunlar bir bütün halinde tartışılmalıdır. Egemenlerin ikiyüzlüce yaptıkları bu politikalardan bağımsız bir şekilde vereceğimiz lise mücadelemiz liselerimizde özgürleşmenin yolunu açacaktır. Ancak paralı, gerici, anti bilimsel eğitime karşı bir duruşla yükselecek mücadele bizleri eğitim sisteminde istediğimiz özgürlüklere ve demokrasiye ulaştıracaktır.
Tüm bu devrimci sorumluluklar için Dev-Lis seni çağırıyor.

KIŞLA DEĞİL ÖZGÜR LİSE !
YAŞASIN DEVRİMCİ LİSELİLER !
__________________

Derviş Paşa gayrı kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öç alırız ilk fırsatı bulanda...
 
Kurtuluş Hareketine bağlı DEV-LİS'in yeni sitesi açıldı


DEV LİS'TEN kezzap protestosu

--------------------------------------------------------------------------------

Dev-Lis’li kadınlar Tarsus'ta eteklerinin boyu kısa olduğu için bacaklarına yanıcı bir madde atılan öğrencilere yönelik saldırıyı protesto etti.
İzmir Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bir araya gelen Devrimci Liseli (Dev-Lis) kadınlar, geçtiğimiz günlerde Mersin'in Tarsus ilçesinde mini etek giydikleri gerekçesi ile bacaklarına kezzap atılan kız öğrencilerle ilgili basın açıklaması yaptı. 'Eteğimizden, Küpemizden, Beynimizden, Elinizi Çekin' pankartı açan Dev-Lis’li öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Begüm Ateş, yapılan saldırıların bu döneme denk gelmesinin kaygı verici olduğunu ve saldırıya maruz kalan öğrencilerin yanında olduklarını söyledi.
Ateş, liseli kadınlar olarak, böylesi çağdışı bir saldırıya maruz kalan öğrencilerin yanında olduklarını belirtti. Ateş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadın okuma oranını artırmak adına çeşitli kampanyalar örgütleyen, yasa değişiklikleri yapan egemenler kadınların sorunlarını gerçekten özgürlükler ve insan hakları temelinde değerlendirmek istiyorlarsa, bizim sesimize kulak vermek zorundalar. Biz liseli kadınlar olarak, eğitimdeki cins ayrımcı uygulamaların giderilmesini istiyoruz. Bu sağlanmadığı sürece yaşanan olaylar ne ilk ne de son olacaktır ve liseli kadınların evde, okulda, sokakta maruz kaldığı şiddet devam edecektir."
Açıklamanın ardından 'Kadınlar el ele özgürleşmeye”, “Eşit,parasız,bilimsel,anadilde eğitim' sloganları atan liseli kadınlar eylemlerine son verdi.
__________________
KIZILDERE
BAĞIMSIZLIĞIN
SOSYALİZMİN
ENTERNASYONELİZMİN VE
SAVAŞIN
MANİFESTOSUDUR...
 
      
                       EMEKÇİ GEÇLİK
--------------------------------------------------------------------------------

EMEK GENÇLİĞİ VE GENÇLİK MÜCADELESİ

Partimizin gençliğe yaklaşımının esasına; “gençlik gelecektir” saptaması yön verir.
Çünkü gençlik, ülkenin genç nüfusunu oluşturan bir kategori olarak ülkenin gelecek yıllardaki sahibidir. Bu yüzden gençlik ülkenin geleceğidir.
Partimiz, kaderini ülkenin geleceğine bağlamış bir parti olarak gençliği ülkenin olduğu gibi, partinin geleceği olarak da görmektedir.
Bu temel yaklaşımdan dolayıdır ki; gençliğin antiemperyalist, yurtsever bir çizgide birleştirilmesi, dayanışmacı, emek ve emekçi dostu bir ahlakla eğitilmesi, gençliğin ileri kesimlerinin sosyalizm fikri ve ruhuyla donatılması, hem ülkenin geleceğinin etkilenmesi hem de partinin bu bilinçle eğitilmiş gençlik yığınlarının en ileri kesimlerini kendi bünyesine katarak sürekli bu gençlik yığınlarından beslenebilmesi bakımından hayati önemde bir görevdir.
Gençliği ülkenin ve partinin geleceği olarak görmek sadece bizim partimiz için bir ana ilke değildir. Sermaye partileri başta olmak üzere, politikayla uğraşan bütün odaklar politik bir güç olmak için gençliği kazanmanın öneminin farkındadırlar. Bu yüzden de, gençlik yığınları sermaye partileri ve öteki gerici siyasi odakların saldırısı altındadır. Çünkü, bütün gerici odaklar, gençliğin dinamizminden, arayış içinde olmasından yararlanarak gençliği en kolay etkileyecekleri toplumsal kesim olarak görmüşler, gençlik yığınlarını kendi politik-ideolojik doğrultularına çekmek istemişler; bunun için ekonomik, siyasal, kültürel, sosyal, polisiye pek çok alanda gençliğe yönelik kesintisiz bir faaliyet içinde olmuşlardır.
Bugün bu saldırı medyanın devasa gücünden de yararlanılarak sürdürülüyor. Gençliği kendi politikalarına çekme gayretini sürdürmenin yanı sıra gençlik yığınlarının politika dışına itilmesi, mistik, bilinemezci, postmodern, bireysel özgürlükleri yücelten, bireysel kurtuluşu bütün değerlerin önüne koyan fikirlerin gençlik yığınları arasında yayılması teşvik ediliyor. Bu yolla gençliğin sistem karşısında birleşip özgürlük, demokrasi, iş, parasız eğitim, güvenli bir gelecek gibi talepler etrafında birleşmesi önlenmek isteniyor. Yani gençlik yığınları bir yandan gerici politik-ideolojik merkezler tarafından kendi doğrultularında siyasete çekilmek istenirken aynı zamanda bu gerici mihraklar, gençlik yığınlarının politika dışına itilmesi; ülke sorunlarından uzak, halkın ihtiyaçlarını, ülkenin ihtiyaçlarını kendisine dert etmeyen bir gençlik kuşağı yaratılması için gayret gösteriliyor.

KONFERANSLARIMIZ VE ELE ALIP
ÇÖZECEĞİ İKİ TEMEL SORUN
Ülkemiz gençliği, öncesini bir yana bıraksak bile en az 30 yıldan beri, bizzat devlet organizasyonları ve devletin organize ettiği çevre ve kurumlarca ırkçı, şoven, dinci, bilinemezci, bireyci, bananeci vb. saldırının hedefi yapılmıştır. Bugün de bütün gerici, faşist düzen partileri, ırkçı organizasyonlar, tarikatlar gençlik içinde yuvalanmaya çalışmaktadır. Gençliğimiz, bu mihraklar tarafından; emniyet güçleri, devletin “eğitim kurumları” ve pek çok “yoz kültür” merkezi olarak faaliyet gösteren “sivil toplum” kurumları desteğinde, yoz kültür ürünlerinin, uyuşturucunun, alkolizmin, lumpen eğilimlerin, serseriliğin, vb “adi suç” eğilimlerinin teşvik edilmesi gibi yollarla da hastalıklı, çözümsüz fikirlerin pençesine itilmek istenmektedir.
Partimiz ülkemiz gençliğinin bugün içine itildiği kaostan çıkabilmesi için gayret göstermekte; bunun için gençlik içindeki çalışmasını; ırkçı, şoven, mistik, dinci, bireyci, bananeci, bütün gerici fikirlere karşı mücadeleyi merkezine koyduğu bir “aydınlatma” faaliyeti olarak ele almaktadır.
Gençlik Konferansımız, gençlik mücadelesi bakımından birbiriyle pek çok bakımdan içsel bağı olan iki temel sorunu ele alıp çözmekle karşı karşıyadır.
Bu sorunlardan birincisi; Türkiye gençliğinin antiemperyalist demokratik bir platformda örgütlenmesi için yakalamamız gereken halkanın ne olduğudur. İkincisi ise; Emek Gençliği’nin ileri gençlik kesimleri için “çekici”, onları birleştiren bir örgütlenme olabilmesi için çalışmasında aşması gereken sorunların çözümlenmesi, bugünkü koşullarda görevlerinin belirlenmesidir.
Türkiye gençliği sermayenin güç odaklarının, güvenlik güçlerinden gerici her tür siyasi felsefi akıma, şovenizmden uyuşturucuya kadar gençlik içinde tahribat yaratacak, onun birleşip mücadeleye atılmasını engelleyecek her silahı acımasızca kullandığı bir toplumsal kategori olagelmiştir.
Ancak bütün saldırılara hedef olmasına karşın gençlik yığınları; yeni fikirlere, yurtseverlik ve demokrasi fikrine, baskısız ve sömürüsüz bir dünya fikrine ve en önemlisi de bu fikirler uğruna birleşip mücadele etmeye en yatkın toplumsal kesim olduğunu her vesile ile göstermiştir. Bu yüzden de, bugün önüne hangi zorluklar çıkarılırsa çıkarılsın gençliğin örgütlenmesinden vazgeçilemez. Partimiz, gençlik örgütümüz emekçi gençliğin örgütlenmesi için elindeki her imkanı sonuna kadar kullanmak durumundadır.

GENÇLİĞİ YENİ BİR DÜNYA FİKRİNE KAZANMAK İÇİN
Partimiz için gençliğin örgütlenmesi sorunu vazgeçilmezdir. Burada bu sorunun tartışılacak yanı ise; bugün pek çok bakımdan parçalanmış, sindirilmiş ve önemli bir kesimi adeta toplum dışına itilmiş olan gençlik yığınlarının birleştirilmesi; onların ülkenin bağımsızlığı, demokrasi mücadelesinin ilerletilmesi; sömürüsüz, baskısız, sınıfsız bir dünya uğruna seferber edilmesidir. İşte gençliğimizin; Emek Gençliği’nin temel görevi öğrenci, işçi ve tüm emekçi gençlik yığınlarını böyle bir platformda birleştirmektir. Gençliğimizin bütün güncel görevleri, bu temel amaca bağlı olarak ele alınmak; bu temel amacı gözden kaçırmadan belirlenmek durumundadır.
Başka bir biçimde ifade edersek, partimizin ve gençlik örgütümüzün görevi öğrenci, işçi, emekçi gençlik yığınlarını antiemperyalist demokratik bir platformda birleştirmek ise; gençlik yığınlarının çeşitli türlerden gençlik örgütleri (öğrenci örgütleri, ÖTK türü ya da kol, kulüp örgütlenmeleri, dernek örgütlenmeleri, sendikal, kültürel, sportif, mahalli nitelikli örneğin işsizliğe karşı mücadele, meslek edindirme talebiyle ortaya çıkan örgütlenmeler vb. çok değişik türden örgütler olabilir) içinde birleştirilmesi, bu yığın örgütlerinin omurgasını oluşturan gençlerin de Emek Gençliği saflarında örgütlenmesi demektir.
Kuşkusuz bu görev zor; sınırsız bir fedakârlıkla çalışma isteyen bir görevdir. Bunun için de Emek Gençliği; kendisini bu zor görevi yerine getirecek biçimde örgütlemek, bu görevin üstesinden gelecek bir mücadele kararlılığını ve kesintisiz çalışmayı göze almak durumundadır. Gençliğin kendi görevini gereği gibi kavrayıp yerine getirebilmesi için her şeyden önce partinin çizgisini, onun idelojik siyasi platformunu özümsemesi gerekir. Dahası partinin programını, amaçlarını, bu programı her gün her yeni sorun karşısında yeniden yorumlayarak, onu, bir kılavuz haline getirecek kadar derinlemesine kavraması gerekir.
– Demek ki; gençliğimiz, her şeyden önce partimizin programını, onun dayandığı teoriyi, partimizin taktik ve güncel görevlerini açık, net ve tartışılmaz bir biçimde özümsemek durumundadır.
– Demek ki; parti gençliğimizin iç eğitimi, yığınlar içindeki çalışması, gündelik yaşamı bu teori ve pratikle tam uyumlu olmak durumundadır.
– Demek ki; bu iç eğitimin araçları her şeyden önce, partinin teorik yayın organından partinin programına, kongre ve konferans belgelerine, gazeteden diğer parti yayınlarına kadar partinin “külliyatı”dır. Bu iç eğitim çalışması elbette sosyalist literatürün, sosyalizmin teorisinin öğrenilmesi üstüne temellenmek zorundadır.
Geçtiğimiz yıl Komünist Manifesto’nun yayınlanması vesilesiyle yapılan partinin yığınlara ve partililere yönelik toplantıları, parti örgütlerimizin; Manifesto vesilesiyle sosyalizmin tarihi ve teorisi üstüne yürüttüğü tartışmalara bir örnek olarak değerlendirilebilir. Bu yıl da partimiz, parti örgütlerimiz; V.İ. Lenin’in Emperyalizm adlı yapıtının yayınlanması sonrasında başlayan bu yılı kapsayacak olan tartışmalar ve parti içi eğitim faaliyetleri ile aslında Marksizm-Leninizm’in dünyanın gidişatını yorumlamasını, daha da önemlisi bu gidişata müdahalesini tartışacaktır. Aslında bir haber, bir olay, bir politik gelişme, yayınlanan bir kitap, ya da bir toplantı... Her konu ve vesilede partimiz ve gençlik örgütümüz, en temel soruna; dünyanın nereye gittiğine “yeni koşullarda” “yeniden” yanıt verip bu gidişata nasıl müdahale edeceğini tartışır. Partiyi, gençlik örgütümüzü, bütün diğer entelektüel kulüplerden, gevezelik yapan Marksolog çevrelerden bu özellik; dünyanın gidişatına müdahale etme, Marksizm’in yol göstericiliğinde müdahale etme tutumu ayırır.
Kısacası; eğitime, tartışmaya vesile Manifesto, Emperyalizm ya da başka bir yapıt olabilir, ama üstünde konuşulan, Marksizm; işçi sınıfının iktidar mücadelesi ve bugün bu tartışmadan çıkarılacak sonuç doğrultusunda yığın hareketinin yönelişinin ne olacağı, ne olması gerektiği, bizlerin bu yönelişe nasıl bir müdahale yaparak onu olumlu yönde etkileyeceğimizdir.
Yani, partimizin, gençliğimizin eğitiminin bir ayağı; işçi sınıfının geçmiş dönemlere ait mücadelesinin, deneyiminin, evrenselleştirilmiş ifadesi olan teorinin özümsenmesi, bu teorinin bugüne tuttuğu ışık; bizlerin, partimizin, gençlik örgütümüzün bu ışığın aydınlattığı yerde ne gördüğü, bundan bugüne hangi dersi çıkardığıdır. Ve elbette bu faaliyet, sadece bir kitabın okunup lafız olarak “anlaşılmış” olması değil; işçi sınıfının, emekçilerin iktidar mücadelesinin teorik temelleri ve bu teorinin bugün nasıl kavranıp hayata geçirileceği, Marksizm’in nasıl günlük faaliyetin kılavuzu haline getirileceğidir. Bu yüzdendir ki; partimizin bu tür eğitim faaliyetlerini gençliğimiz; Marksizm’i, sosyalizm teorisini kavramanın bir faaliyeti olarak algılayarak; gençlik grupları içinde (işçi gençlik ve öğrenci gençlik içinde farklı araçları kullanması gerektiğini unutmadan) eğitim çalışmasını ayrıntıya indirmek, eğitim çalışmaları düzenlemek, bu genel ve gruplar düzeyinde örgütlenen eğitim faaliyetlerini bireysel eğitimi (okumayı, araştırmayı) teşvik etmenin bir dayanağı olarak değerlendirmek zorundadır.
Partimizin olduğu gibi, gençliğimizin de eğitimin merkezinde partinin programını, taktik-güncel çizgisini kavrama; bu kavrayışı yığınlar arasındaki çalışmaya yansıtmasını öğrenmesi vardır.
Program, taktik-güncel çizgi üzerine eğitimin bir yanı, partinin kongre ve konferans kararlarının, teorik yayınının, genelgelerinin, günlük yayın organının, diğer parti materyallerinin okunup tartışılması, kavranması ile ilgilidir. Ama bundan daha önemli yanı, gençlik yığınları içindeki çalışmasında, gençliğimizin, bu yığınların, ruh hallerini, duygu ve düşüncelerini anlayarak, en duyarlı oldukları alanlardan giderek aydınlatılması ve örgütlenmesi faaliyetinde bu çizginin gerektirdiği yaratıcılığı, inisiyatifi, istikrarı, kararlılığı, bilgi ve deneyim zenginliğini gösterebilmesidir. Eğitim faaliyetiyle öğrenilenler, yığınlara yansımazsa; böyle bir eğitimin herhangi bir yararının olmayacağı açıktır.
Burada, gençliğimizin bir yandan sosyalizmin teorisinden, partiden, onun mücadelesinden ve elbette kendi mücadelelerinden öğrenmesi ve öğrendiklerini yığınlara öğretmesi sorunu gündeme gelir.
Demek ki gençliğimiz, sosyalizmin bilgi hazinesinin, partimizin, gençlik mücadelemizin tarihinin ve bugünkü mücadelesinin “öğrencisi”, bütün bu öğrendiklerini yeniden yığınlara mal etmenin de “öğretmeni” olacaktır.

DİSİPLİNLİ İSTİKRARLI, KARARLI,
YIĞINLARLA HER ŞEYİNİ PAYLAŞAN BİR ÖRGÜT
Sermayenin devasa propaganda makinesi ve gençliği kendi dünya görüşünün baskısında tutmak için giriştiği kapsamlı saldırı karşısında Emek Gençliği, öğrenci ve emekçi gençlik yığınlarını aydınlatabilmek için sadece kendisinin bilgisini artırmak ve bu bilgiyi herhangi bir yolla ifade etmiş olmakla görevini yapmış olmaz. Tersine yukarıda belirtildiği gibi gençliği, sermayenin güç odaklarının saldırısından korumak, onlara karşı mücadeleye sevk edecek kadar kendi fikrini gençliğe aktaracak yol yöntemleri geliştirmek; gerekli istikrarlı, yaratıcı, titiz, disiplinli vb. çalışmayla ilgili olumlu bütün kavramların karşılığı olan bir tutumu geliştirmek, böyle bir çalışma ahlakı anlayışına da ulaşmak zorundadır. Çünkü, sadece doğruları ifade ediyor olmak, bugün böyle yarın öteki türlü davranmak, kendiliğinden gelişmelerin peşine takılmak, zaman zaman yoğunlaşıp sonra çalışmanın ucunu bırakmak gibi aşırı amatör, kendiliğindenci tutumlara karşı savaş açmayan; disiplinli, istikrarlı, planlı, karşıdaki güçlerin çalışmalarını bozguna uğratacak nitelikte bir çalışma disiplini ve kararlılığına ulaşmayı gözden kaçıran her faaliyet, niyet ne olursa olsun “boşarısız” olmaya mahkumdur.
Böyle bir çalışmanın birinci yanı elbette ki, parti çizgisinin kavranması ve istikrarlı bir çalışma disipliniyle ilerlemekle ilgidir ve sorunun bu yanına yukarıda değindik. Ama, bu çalışmanın öteki yanı ise en az birinci yanı kadar önemlidir. Çünkü bu yan olmadan, dünyanın en doğru fikirleri bile etkin olma şansı bulamaz.
Dolayısıyla parti gençliğimiz yaşantı olarak, yığınlarla “sıcak” bağlar kurma bakımından bu çalışmanın gerektirdiği disiplin ve ahlakı elden bırakmamak durumundadır. Emek Gençliği, içinde çalışma yürüttüğü yığınlara, dışarıdan, tepeden bakan, onların arasına dışardan katılan, onlara akıl veren bir “dış güç”, bir “eklenti” gibi gidemez. Giderse de hiçbir şey başaramaz. Tam tersine gençliğimiz, içinde çalıştığı emekçi ve öğrenci gençlik yığınlarıyla bilgisini, görgüsünü, heyecanını, yaşamını, elindeki her olanağı ve aynı zamanda olanaksızlığı da paylaşan bir yaşam ahlâkını kendisine ilke edinmek durumundadır.
Ancak burada söylenen, bağ kurmak adına bu kesimlerin, içinde yaşadıkları gelenek, görenek, dışlanmışlık, feodal bağımlılık, bölgecilik, milliyetçilik, mezhepçilik, hemşehricilik, rekabetçilik, burjuva bireycilik... tarafından belirlenen kötü alışkanlıklarına teslim olmak, onların geri eğilimlerine boyun eğmek değildir. Tersine, onların, olumlu anlamda dayanışma fikriyle eğiterek gerideki değil daha ilerideki değerlerde birleşmelerini sağlamaktır. Bu ise, ister istemez, onların bulunduğu zeminin ciddi bir eleştirisinden geçer ama; bu ciddi eleştirinin onlarla, yaşantılarıyla polemik yapan bir biçimde değil onları kazanan bir çizgiden yapılması; bu eleştirinin bir inanırlık taşıması için de onların içinde yaşanması ve onların olanak ve olanaksızlıklarının tanınıp paylaşılması zorunludur.
Kısacası gençlik örgütümüz yığınlarla ilişkisinde alçak gönüllü olacak, yığınlardan öğrenecek, onlara kendi bildiklerini öğretecek; bilgi, kültür, beceri... her şeyini yığınlarla paylaşacak; dayanışma fikrini, kurtuluş ve kurtuluşun kendi kollarında olduğu fikrini hiç unutumayacağı bir temel dayanak sayarak yığınlarla birleşen bir hat izleyecektir. Gençliğimiz bu temel yaklaşımını hem emekçi gençlik yığınları içinde hem de öğrenci gençlik, üniversite gençliği içinde yaratıcı bir biçimde uygulamak zorunluluğuyla karşı karşıyadır. (Ve çalışma ayrıntıya indiği ölçüde pek çok akımdan da farklılaşacaktır. Bu yüzden de anlaşılır olmak için, burada sorunu iki ayrı başlık altında ele almak gerekmektedir.)


GENÇLİK ÖRGÜTÜMÜZ, GENÇLİK
YIĞINLARININ ÇEKİM MERKEZİ OLMALI
Konferansımızın somut yanıt vermesi gereken sorunlardan birisi de parti gençliğimizin, gençlik yığınları ve onların ileri kesimleri arasında bir çekim odağı olabilmesi için hangi özelliklerinin öne çıkması gerektiğidir.
Kuşkusuz ki, antiemperyalist, demokrasi mücadelesi içinde olan bir örgüt için, temel çekicilik özelliğini bu mücadelede ortaya koyduğu politikalar sağlar. Dolayısıyla, her topluluk içinde geleneksel olan fikirlerin ve değerlerin karşısına yeni fikirler, yeni değerler koyabilen bir örgüt “çekici” hale gelebilir. Başka bir söyleyişle, bir topluluk; önceki güçlerin (düzen içindeki güçlerin) fikirleri etrafında toplanmış bir topluluktur ve yeni fikirler etrafında yığınları birleştirmek isteyen parti ya da gençlik örgütü bu eski birlikleri dağıtmak zorundadır. Dağıtma ise, yeni fikirleri herkesin dikkatini çekecek bir biçimde ortaya atmak ve insanları, bu yeni fikirden yana ya da karşı olmak konusunda “zorlayacak” kadar karşıt fikirler etrafında “gerilim yaratmak”tır. Yani, yeni fikirler, öyle çeşitli araçlarla ve ikna edici bir biçimde ortaya konmalıdır ki, eski fikirden yana olanların bir bölümü eski fikirlerden kuşku duymaya, yeni fikirlerin doğruluğunu benimsemeye başlamalıdır. Geçtiğimiz yıllarda, “bir fikir cereyanı yaratarak partimizin politikalarını tartıştırmalıyız” derken kastedilen de buydu. Örneğin, işsizlik, örneğin, savaş, kriz ya da daha mahalli bir sorun etrafında bu tartışma başlatılabilir.
Demek ki, gençlik örgütümüzün gençlik yığınları arasında çekim merkezi olabilmesi için, her şeyden önce partinin çeşitli konulardaki politikalarını (elbette o topluluğu doğrudan ilgilendiren ya da genel olarak gündemde olan konulardaki parti görüşünü) ortaya atıp bunları partinin yayın organları, paneller, konferanslar, toplantılar, kültürel etkinlikler, bilimsel sempozyumlar vb. pek çok araçla tartışmaya açması gerekir. Ve elbette bu tartışmayı sadece toplantılarla sınırlı kalmaktan çıkarıp basın açıklamaları, mitingler, gösteriler vb. ile bir eyleme dönüştürmek, bu tartışmanın bir diğer aşaması olarak fikrin maddi bir güce dönüşmesini sağlamaktır.
Gençlik örgütümüzün gençlik yığınları için, özellikle de ileri unsurların çekim merkezi olarak kendisini ortaya koyabilmesi için bir diğer öne çıkması gereken özelliği ise, hitap ettiği gençlik yığınının en çok ihtiyaç duyduğu manevi değerleri ve dayanışma ortamını; “yalnızlık”, “dışlanmışlık”, “bilgi edinme isteği”, “kültürel, sosyal bir eksikliği” giderebilecek ilişkilere sahip olmasıdır.
Bugün aşmamız gereken en önemli zaafların başında da, gençlik örgütümüzün bir “çekim merkezi” olarak görüneceği özelliklerini yeterli düzeyde ortaya koyamaması gelmektedir. Bu özelliklerini ortaya koyamayan bir örgütün, hele hele gençlik örgütünün genişlemesi, (çünkü; böyle “içine kapalı”, özelliklerini dışa vurmayan bir örgütün, “Peki gençler size neden gelsin?” sorusuna vereceği açık ve ikna edici bir yanıt yoktur) yeni gençlerle kendisini büyütmesi beklenemez.
Unutulmamalıdır ki; Anadolu’dan büyük kente gelmiş bir öğrenci ya da işçi, emekçi gencin “yabancılık”, “dışlanmışlık” duygusunu duymayacağı, aksine dayanışma, dostluk, hilesiz-hurdasız arkadaşlık, mücadele arkadaşlığı, sağlam bir dünya görüşü, olumlu alışkanlık, kültür, sanat vb. alanında üniversitenin, sokağın, herhangi bir başka kurum ya da çevrenin kendisine veremeyeceği şeyleri parti gençliği içinde edinebileceği duygusu ve düşüncesini uyandıran bir mücadele ve örgüt hayatı gençlik örgütümüzü çekici hale getirecektir.
__________________
ÖLÜMSÜZDÜR YOLDAŞLAR BİR YAŞ DAHA ALDIKÇA PARTİ VE BİR CAN DAHA ÇOĞALDIKÇA!!
ŞAN OLSUN İÇİMİZİ ISITAN ŞUBAT GÜNEŞİMİZE !!

Sizce Emek Gençliği?..

--------------------------------------------------------------------------------

Merhaba arkadaşlar öncelikle Emek Gençliği bölümü hayırlı olsun sitemize ve üyelerine ( : benim gençlik örgütümün burada bir bölümü olması ve tanıtılması çok güzel bir durum ve duygudur. Bu bölüm için yönetici yoldaşlara başta mustafa yoldaşa kendi şahsımda teşekkür ederim.
Hazır bu bölüm açılmışken ben diğer örgütlere mensup arkadaşların,örgütsüzlerin,sempatizanların,emek gençlerinin vs vs Emek Gençliği'ne dair merak ettikleri, gözlemleri, yaşadıkları,eleştirileri vb durumlar ile ilgili yazılarını buraya yazmalarını rica ediyorum bütün bunları derken örgüt tanıtım bölümlerinde örgütü karalayan hakaret eden söz ve kelimelerden, aslı olmayan bilgilerle yanlış yönlendirilmelerden kaçınmalıyız.
__________________


mahirlerinmirascisi---umutulaş

 
  06 NİSAN 2008 DEN BUGÜNE 24438 ziyaretçi (50781 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol